Polisiye,
suç ve gizem türündeki filmde bolca plot twist bulunuyor. Bunun olumlu bir
sonucu olarak; her cinayet filminde olduğu gibi katilin kim olduğu bulunmaya
çalışılırken, ters köşelerle akış yönü değişen hikayede, ortaya çıkan her yeni
ihtimalle seyircinin merakı ve ilgisi artıyor, film sürükleyicilik kazanarak
gözünü kırpmadan kendisini izlettiriyor.
Ancak,
filmi pür dikkat takip eden ve filmin ilerleyişi ve sonu hakkında tahmin
yürüten seyircinin kafasında henüz fikir oluşmuşken sürekli ters köşe yapılması
ve yeni ihtimaller zinciri doğması izleyicinin zihninde kopukluklar yaşamasına
ve yorulmasına neden oluyor.
Ayrıca, filmin
dramatik tarafının iyi hissettirildiğini ve genel anlamda çok iyi oyunculuk
sergilendiğini söylemenin güç olduğunu ve "o bu zamana kadar aldığı hiçbir
davayı kaybetmeyen bir avukat" ve "bu onun emekli olmadan önceki son işi" gibi klişelerin
de filmi bayağılaştırarak başarılı senaryosunu kusursuzluktan
uzaklaştırdığını belirtmek gerekiyor.
Fakat
Contratiempo, bir şeyi çok iyi yapıyor. Sürekli seyircinin bakış açısı
değiştirilerek, duygularıyla bir nevi alay ediliyor. İtici gelen karakter bir
anda sizin için sevimli bir hale gelebiliyorken, katil olduğundan
şüphelendiğiniz karakterin mağdur olduğunu görünce şaşırabiliyorsunuz. Ve bu yönü sayesinde; insanın aldatılmaya,
kandırılmaya ne kadar açık olduğunu görüyor ve "çok bilmiş! insan günlük
hayatta acaba kaç kez manipüle ediliyor?" demekten kendinizi alamıyorsunuz.
Sonuç
olarak filmi; iyi sinema izleyicisinin beğeneceğini, suç ve polisiye türünü
sevenlerin ise çok beğeneceğini düşünüyorum. Kimilerince daha iyi puanı hak ettiği
söylenebilecek olsa da benim için sadece şaşırtmanın, ters köşe etmenin yeterli
olmadığını; gerçekçiliğin, detaylardaki kusursuzluğun ve bu husustaki hassasiyetin çok daha fazla önem arz ettiğini belirterek başarılı bulduğum filme 7.3 puan
veriyorum.