10 Kasım 2017 Cuma

Yerküre Sahne-21 / Band of Brothers


Tarihçi Stephen Ambrose tarafından yazılan aynı adlı romandan uyarlanan Band of Brothers; II. Dünya Savaşı esnasında, öncelikle Georgia'daki Toccoa Kampında askeri eğitim alan, ardından Market Garden Harekâtı, Normandiya Çıkarması ve Bastogne Savaşı'na iştirak eden ve savaş sona erene kadar müteşekkil olan Amerikan Ordusu'nun 506'ncı Alayı'nın 101'inci Hava Gücü'ne bağlı Easy Bölüğü askerlerini konu ediniyor.

2001 yılında yayınlanan ve o zamana kadarki en pahalı TV yapımı olan 10 bölümlük bu mini dizinin yapımcılığını Tom Hanks ve Steven Spielberg üstleniyor. 

Flashback, iç ses ve dış ses anlatıcı kullanımı gibi çeşitli anlatım teknikleriyle zenginleşen ve kronolojik olarak adım adım ilerleyen ve her bir bölümü film tadında olan dizinin hemen hemen her bölümünün yönetmen koltuğunda farklı bir isim oturuyor.

Öne çıkan bazı karakterler olmakla beraber genel anlamda tek bir oyuncu sivrilmiyor ve dizi her bölümde farklı bir karaktere odaklanarak ilerliyor. Damian Lewis, Michael Fassbender, Tom Hardy, David Schwimmer gibi yıldız isimlerin de yer aldığı zengin oyuncu kadrosunun tamamı kusursuz bir performans sergiliyor. 

Ayrıca her bir bölümün, hikayesi anlatılan Easy Bölüğünden hayatta kalan askerlerin sesleri titreyerek, gözleri dolarak savaşı ve anılarını anlattığı röportajlardan kesitlerle başlaması, dizinin etkileyiciliğini büyük ölçüde arttırıyor.

Özellikle diyaloglardaki samimiyet ile zenginleşen senaryosu da çok başarılı olan dizinin en başarılı ve etkileyici kısmının ise sinematografisi olduğunu düşünüyorum. Prodüksiyonuna büyük paraların harcandığı ve büyük isimlerin elinden çıktığı her bir karesinden belli olan yapımda çok başarılı ses, görüntü ve sanat yönetmenliği ile çatışmanın, soğuğun, gürültünün, sessizliğin, acının, korkunun doğrudan seyirciye hissettirildiği gerçekçi bir atmosfer kurgulanıyor. 

Tüm bu teknik başarılarının yanında gerçek hikayeler anlatılsa ve hatta hikayesi anlatılan kişilerin anılarına yer verilse de Band of Brothers'da olaylara tek taraflı bakıldığı ve yayınlandığı dönemin siyasal koşullarıyla birlikte değerlendirildiğinde propaganda rüzgarı estiği görülüyor. Ancak gerek tarih biliminin doğasından kaynaklanan nesnellikten uzaklaşmaya müsait hali gerek sanatçının sanatını ortaya koymadaki özgürlüğü ve serbestisiyle beraber düşünüldüğünde eser niye daha objektif değil diye eleştirmenin de çok doğru olmayacağını düşünüyorum. 

Ancak subjektif bir değerlendirme yapacak olursam, dizinin tüm bölümlerini izlediğimde; kardeşlik, fedakarlık gibi duyguları işlese ve hatta "biz ne için savaşıyoruz?" gibi sorular sorsa da acıların, kederlerin ve hatta savaşın anlamsızlığının bile önünde olan kahramanlık duygusu vurgusu ile bende savaşın yüceltildiği hissi uyandı. Üst perdeden böyle bir ifade hiç bir zaman dillendirilmese de alt metin olarak bu duygunun seyirciye geçirilmek istendiğini düşündüm. Vatanı için gözünü kırpmadan hayatını ortaya koyan insanların takdir edilmesi ve yüceltilmesi gerektiğine gönülden inanıyorum, fakat devletler arasındaki ilişkilerde sorunların çözümsüz kalması halinde uluslararası hukukun gösterdiği son adres olan savaşın ise bir olgu olarak yüceltilecek bir tarafı olmadığını düşünüyorum.

Sonuç olarak Band of Brothers'da sinemacılık tekniği adına pek çok unsurun mükemmele yakın bir seviyede olduğunu düşünüyor ve bu başarılı mini diziye 8,5 puan veriyorum.

Alıntılar:

"Ateş edemedin çünkü umudun vardı. sahip olman gereken tek umut, zaten çoktan öldüğünü kabul etmektir. Bunu ne kadar erken kabul edersen, o kadar çabuk bir askerin davranması gerektiği gibi davranmaya başlarsın. Acımasız, şefkatsiz, vicdansız. Bütün savaş buna bağlıdır." 

“Rütbeye selam veriyoruz, adama değil.”

“Neden gönüllü oldular biliyor musun? İşler kötüye gidince en iyi adamlarla beraber olabilsinler diye...”

“Yanlış kararlar aldığı için kötü değildi. Hiç karar almadığı için kötüydü.”

"Hayat standartları yükseliyor, gece kulüpleri artıyordu. Miami sahili o kadar kalabalıktı ki otel odası bulmanız imkansızdı. Normandiya, Bastogne ya da Haguenau gibi yerlerde bulunmayanlar askerlerin korku, acı ve kan içinde ödediği bedeli bilebilir miydi? Biz burada savaşırken onlar evlerinde hiçbir şey olmamış gibi eğleniyorlardı ve savaşın nasıl bir şey olduğunu asla bilemeyecekler."

"Tanrım lütfen bana dinleyeceğim gibi dinlenmek, anlayacağım gibi anlaşılmak ve seveceğim gibi sevilmeyi bahşet.”

"Genç teğmenin ailesine bir mektup gidecek. Onun kahramanca savaşırken vatanına hizmet etmek için cesurca hayatını feda ettiğini yazacaklar. Ama gerçek bu değil. Teğmen bir odada, çığlık atarak korku içinde ölmüştü ve bunu kimse bilmeyecekti."